10/15/2011

Çiçek


      
 Yine havanın  bozdugu , yağışın oldugu günlerden biri . Ders bitimi, durakta otobüsün gecikmesiyle koşuşturan insanları incelemeye koyuldum .  Müthiş zevkli bir şey  , geri plandan insanlara bakmak . İnsanların arasına karışıldıgında fark edemediğimiz her şeye dikkat kesiliyorum . Lise öğrencilerinin  de dağıldıgı saat olmalı ki bolca lise öğrencisi bekliyor .  14-15 yaşlarında 5-6   liseli çocugun tokalaşmalarını izlerken , gülmeden  edemiyorum . Yumurta tokuşturur gibi  kafalarını birbirlerine değdirip selamlaşmaları ; hepsinin aynı  şekilde tokalaşması ve de parmakları arasında tüten sigaralarıyla çoğu kişinin benim gibi onları izlediği hissine kapıldım.

          Az sonra gelen otobüse binerek ev yoluna koyuldum .. Cam kenarının bana düştüğü bir yolculukta  dışarıyı izlerken ,kırmızı ışıkta ellerinde güllerle çiçeklerini satmaya çalışan adamı izlemeye başladım ..  Çiçekler güzel görünüyordu ,  oldukça .. Hemen sonra  güllerden bir buket  alan biri ile beraber  garip bir duygu kapladı  içimi .Daha önce hiç birinden çiçek almamıştım , o ana kadar bu bir eksiklik değil iken birden bunun boşluğunu  gerçek bir şekilde hissettim . Sanırım bir insana verilesi en güzel hediyelerden  ilkiydi çiçek .. Tek başına bile binbir duyguyu , anlamı , şıklığı barındırıyordu . Pek çok  pahalı hediyenin yerini pekala tutuyor , kırgınlıkları bitirmeye vesile olabiliyordu. Bir anda ortamın havasını değiştirebilecek bir büyüsü vardı çiçeklerin .. Bu güne kadar dizilerde , filmlerde  üstüne senaryoların yazıldıgı  birinden çiçek almak denilen durumun aslında abartıldığı kadar güzel   bir şey olduğunu düşündüm .

      Hiç kimseden , zerre beklentisi olmayan  ben ;  O AN  gönülden verilen bir çiçeğin mutluluğunu  yaşamayı  o kadar istedim ki …

7/29/2011

Şükredelim Cumhuriyeti

İsyanlardayım ..


      Öfkeliyim ..  Kabıma sığamıyorum öfkemden .


Bu ülkedeki b*ktan eğitim sisteminden ,YÖK ten , aldıkları kararlardan , 


hepsinden  nefret ediyorum !!


Çok çocukça nefret ediyorum hepsinden demek belki ama ,  hislerimi en gerçekçi bu cümle ifade ediyor.


Yine insanların hayatını etkileyecek bir kararla karşı karşıyayız .. Ve ben ne yapacağımızın düşüncesi içinde 


kendi kendimi yiyip bitiriyorum.


Taksim meydanına çıkıp , en ağırından sövesim var bu  düzene !  Bir nebze olsun rahatlarım belki . Keşke bu


eğitim sistemi bir kaya parçası olsaydı ben bunu gidip YÖK ün kafasının ortasına fırlatsaydım diye düşünüp 


duruyorum .Sessiz sakin olan beni bile çıldırttırlar ya , ne diyeyim ki başka ..




    YÖK ün bu saçma sapan kararlarına boyun eğen sürüye ekstra öfkeliyim . Hele ki bir forumda, gayet ciddi 


bir şekilde şükredelim buna da diyen zihniyet her türlü kötü eğitime, hizmete ve yönetilmeye mahkumdur.  


Layığı da odur bana kalırsa. 


Elindekiyle yetinmek değil bu , bunun adı daha farklı birşey. İnsanlar ''böyleleştirilmiş '  adeta .  ''Şükredin 


elinizdekine ''aşılanmış zihinlerine .


Bu zihniyetteki bir toplum bir adım ileri gidemez . Şükredelim cumhuriyeti kurup topunu defetmek elimde 


olsaydı ülke 1 günde seviye atlardı zannımca . 

6/19/2011

Benim Babam ..

Otoriterdir benim babam .. Onun dediği olsun , sözü dinlenilsin ister her koşulda .. Aksi durumda bacaklarınızı kırarım diye azarlar kızlarını :)


 Bitanedir  o. Kocaman bir yüreği vardır .Sorumluluklarını asla aksatmayan yegane insandır . Düşkündür çocuklarına ..Her baba gibi o da  çocukları için en iyisini ister , elinden gelenin en mükemmelini yapar .


Sinirli ; asabidir benim  babam ..Çocukları korkar ondan . O eve geldiğinde herkes bir çeki düzen verir kendine .Tabiri caiz ise hazır ola geçer :)) . Çabuk kızar , parlar .. Bir başına kaldıgındaysa üzüntüsüyle de başbaşa kalır  ..


Hayatımda görüp - görebileceğim en cömert , en dürüst insandır O .Babası da olsa , haksız olan haksızdır ..


Tüm olumlu ve olumsuz özellikleri ile beraber , hayatta beni karşılıksız sevdiğine ve seveceğine inandığım tek erkektir babam ..


 Canım babam ; babalar  günün kutlu olsun ..
Allah senin yokluğunu bize göstermesin ..

6/18/2011

23:53

Saat 23 53 , günlerdense  bilmem ne 

        İçim bir acayip , ruhum daralıyor ; odadaki herşey üstüme geliyor sanki ..Rahatsızlık  duyuyorum herşeyden ;karşımdaki sandalye ,bitiğişiğimdeki  dolap, hatta kolumdakii bileklik ..offfffff!!! Bomboş geliyor gördüklerim ,  herşey anlamsız ,saçma .. Yapbozun yanlış birleştirilmiş hali adeta ..


   Kısık şekilde çalan şarkıyı dinliyorum.  Şarkının şu cümlesi takılıyor aklıma ; şiirler yetmez sevdama öyleki derinimsin . Gerçekten  bi sevdayı anlatmaya yetmez mi kelimeler?  Yine saçmalıyorum. Birbirinden kopuk , alakasız şeyler izliyor bunu .. Aklımın kıyısına vuran onlarca düşünceden zihnim yorgun çıkıyor ..
  
   Mutsuz olduğumda , keyfim olmadığımda yaptığım şeyi yapıyorum , kulağımda kulaklık uyuyorum ..

6/12/2011

ElmaArmut



Ben elmayı sevmiyorum diye armut bana küstü ?


Ne yani ,armut elmayı seviyor diye ben de  mi sevmek zorundayım ? ..

6/05/2011

Büyük Yaşamak

           ..ve artık büyük yaşamak için 'kendine ' söz verilir ..


(ataolbehramoğlu)

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ..

6/02/2011

Önyargı

       
  Hayatım boyunca hiçbir zaman uçlarda olmadım ,bulunduğu sınıfa göre  önyargılı bakmadım kimseye .İnsanı sadece insan olarak değerlendirdim . Çoklarının yaptıgını yapmamaya her zaman  gayret ettim.Ne etnik ,ne meslek ne de başka bir açıdan değerlendirmedim söylediklerini , yaptıklarına  o sınıfı dikkate  alarak bakmadım .  Kötü olan x mesleğinde olanlar  , x şehirli kişiler değil;  insandır .Bunu felsefe edindim. Kötülüğünü , fenalığını  mesleklere türlü şeylere etiket gibi yapıştırmayı  başaran insanoğlu , gittikçe dünyayı ( en azından benim için ) daha da yaşanmaz bir yer haline getiriyor ve bu etiket merasiminden nasibimi alıyorum .

        Bir insanın farklı kişilerce ‘her seferinde ‘ farklı bir şeyle suçlanması mümkün müdür ? Ve bu suçlamaların tamamen zıttı olması ? Eğer bir Kürt iseniz ve bir de Türkiye de yaşıyorsanız ; söyleyecek birkaç cümleniz de var ise , bu zaten Allah ın emri gibi bir hal alır .

      Asla yapmadığım ve yapmayacağım birşey sorulsa etnik ayrımcılık derim . Önyargı kelimesini fazla tükettim ama ‘inatla ‘  hiçbir zaman ait oldugu etniğe göre önyargılı yaklaşmadım . Buna karşın hep insanların öryargısını hissettim .Bir Türk e karşı kendimi savunduğumda , kelimelerimi özenle seçmeye çalıştım , biliyordum ; kasti olmayan bir kelime hatasının hangi düşüncelere mahal vereceğini . ( evet bir Kürt her zaman ağzından çıkan kelimelere dikkat etmek zorundadır , bundan bile gocunmuyorum ama ).Gelin görün ki bunca özene rağman düşünmediğim ,savunmağım şeylerle itham ettiler . ( en sevdiğim insanlar, beni en çok seven insanlar ( sevdiklerini söylüyorlar )  dahil .)

   Keşke olay sadece bundan ibaret olsa ve ben sadece bundan yakınıyor olsam .Benim zoruma en çok giden şey ise , bir Kürdün Kürde yaklaşımı , tavrı . Onun gibi düşünmüyorsanız  1. Durumdan daha vahim bir duruma düşersiniz .Cevizden çıkıp kabuğunu beğenmemekten tutun da , aslınızı inkar ettiğiniz bile söylenir .En nihayetinde susmaktan başka bir yol olmadığını görürsünüz . Her ikidurumda da savunduğunuz şey aynı olmasına rağmen, itham edildiklerinix arasındaki uçurum sizi çıldırma aşamasına getirir ..

  Kafamı rahatlatmak için yazmaya başladım , her kelimemde tüm bunların bende açtığı yaranın zannettiğimden daha fazla olduğunu hissettim .yanlış giden şeyleri düzeltmek için elbette yapılacak şeyler vardır . Ama geçici olan şu dünyada kavgasını verdiğimiz şeylerin boş olduğunu annemin bir sözüyle hep kendi kendime tekrarlarım .Keşke bu dünyada uğraştımız şeylerin  yarım saatini gerçek hayat için uğraşsak . Hepimizi bekleyen o gerçek ve Biricik Son a ulaşırken bunu hep hatırda tutmakta mutlak ki fayda vardır ..

Bir not : Resmi bazılarınız hatırlayabilir , sakın ha önyargı ile yaklaşmayın :) önyargıyı anlatan güzel bir kare :))

Bilinmeyene Yolculuk



           Hergün bir şarkı misaliydi .. Ve herşey tekrarlasa da birbirini farklı şarkılardan ibaretti . Ama hiçbir şarkıya o günü sığdıramadı .Kelimelerde aramadı manayı .
              İçinde yaşıyordu herşeyi .Kalbi beynine kendi dilinden anlatıyordu .Acının dibine vuruyordu her saniye . Elinden hiçbirşey gelmiyor ; acziyetinin farkına varıyordu . Silip atmak istiyordu herşeyi ..

          Çığ gibi büyüyen bir gözyaşı silsilesi dayanmıştı kapıya. Çok geçmeden ılık ılık süzüldü yanaklarından .Dokunmadı  ..Bıraktı olduğu yere herşeyi .
          Zihni çok uzak yerlere yolculuğa çıktı .Ardına bakmayı düşünmüyordu .Nereye gittiğini bilmeden ,   ne yapacağını bilmeden  yürümeye devam etti ..Epey uzaklaşmış olmalıydı . Ama garip bir huzur buluyordu bundan .Yayan devam etti yoluna . Ödünç aldığı çakma bir gülümsemeyle ..
    

5/29/2011

U-Mutsuzluk

   U-mutsuzluk birbirini besleyen birşey zannımca .Umutsuzluğun oldugu yerde mutsuzluk ; mutsuzluğun oldugu yerde umutsuzluk çıkar karşınıza .Aniden değil ; gelişini belli ederek.


   Ufacık bir aydınlık ararsınız izini sürecek ,U-mutsuzluğun o zifiri karanlığından çıkartacak ..Çırpınırsız birşeyler bulmak için .Nefes alışınıza sayı kısıtmalası getirilmişcesine daralırsınız ..Zorlanırsınız ..Zorlanıyorum .. Daralıyorum..  Bu hisse her kapıldığımda , ağlamak istediğimde ağlayamam .kendimi kötü hissettiğimizde her zamanki gibi birşey düğümleniverir boğazıma. Sıyrılmak isterim o histen olmaz .


  Arada bir ziyaretime gelen umutsuzlukla uğraşmaktayım şu sıra. Fazla geveze bir ziyaretçi .Şimdiden kulağıma fısıldadıklarıyla sıktı canımı ..Söyledikleri de kendi gibi karanlık ..Zifiri ..İçinizdeki en ufak filizden tutun da; dallanmış budaklanmışına kadar kökünden söküp atmaya kalkıyor .. Tam o anda 'Gemi' nin ezgisi işliyor ruhuma . Yaka paça def ediyor U-Mutsuzluk ikilisini .Son ses açıyorum müziği , kapatıyorum gözlerimi ..Düşünüyorum , düşlüyorum ..

Kalemini Satanlar

Posta' Gazetesinin Ankara temsilcisi Hakan Çelik'in yazısı:
BİR TÜRK OLARAK KÜRTLERE SORUYORUM : 

     diyerek uzayıp giden bomboş ; hakaretle eleştiri arasındaki o kalın çizgiyi bile
 aşacak denli  terbiyesizce bi yazı ..Kendisine yazarlık vasfını bikaç beden büyük
 buldugum biridir aynı zamanda ..      Malum kendisi 'posta ' da yazmakta ; yazdıgı
 gazetenin statüsü açık ve net . Belki(!) amacı gazeteye biraz olsun ciddiyet kazandırmaktı
ama olmadı . Kalemini satan köşe yazarlarından hiç mi hiç hazzetmem ! Hele ki
 siyasi fahişelerden . , Okumanızı zamanınızı 
öldürmenizi hiç istemem . Maalesef benim o değerli vaktim osuruktan
 bir yazı için biraz harcandı ...
 her zaman kullandığım şu cümleyi tekrarlıyorum ; sorunun değil ,
 çözümün parçası olun ..

    bi de o ünlü söz ; istediğini söyleyen istemediğini duyar cancağızlarım ...

5/25/2011

Çocukluk Üzerine

küçüktüm bir zamanlar..
ufacık ..
lüle lüleydi saçlarım , sarıya kaçan rengi vardı bi de .
makas değdikçe koyulaştı rengi .
sonra hayallerim vardı ,beni besleyen umutlarım ..
ufak şeylrden çıkardıgım mutluluklarım ..
umut , hayal dediğime bakmayın
tek tasamız evcilikti ,saklambaçtı,körebeydi ..
bunlardı yarına dair hayallerimiz..
hayat değdi onlara da ..
birer birer darbe aldı hepsi .
kimi yok oldu , kimi eskidi ..
kimiyse ..
küçüktüm bir zamnlar ..
ufacık ..
arkadaslarım vardı ,
hergün bıkmadan oyun oynnadıgım .
arada mızıkçılık yapan ;
dudak büküp küstüğüm ..
sonra yine elimi omzuna attığım ..
yediklerimizi kardeş payı yaptıgımız ..
çocukluk bu ya , ayakkabı teklerimizi değiştiğim candan arkadaslarım vardı .. :)
sonra büyüdü onlar da.. 
bense ayağımda diger teki değişik ayakkabıyla kaldım ..
küçüktük bir zamnlar ..
ufacıktık ..
bize verilenle yetinirdik ..
sonra büyüdük ..
az gelir oldu sahip olduklarımız.
hırs kapladı her hücremizi ..
daha az gülüp daha çok tartışır olduk ..
Aramaz olduk ..
oyunlar mı ; onları zaten unuttuk ..
küçüktük biz birzamanlar..
ufacıktık ..